Bunlardan herhangi birini denemek için poz vereceğimiz bir moda çekimini mi beklemeliyiz? Belki de hiç gerçekleşmeyecek o çekimi mi? Ya biz bunları taşımak istiyorsak? :(
30 Aralık 2010 Perşembe
Dudak mı Dediniz?
Bunlardan herhangi birini denemek için poz vereceğimiz bir moda çekimini mi beklemeliyiz? Belki de hiç gerçekleşmeyecek o çekimi mi? Ya biz bunları taşımak istiyorsak? :(
29 Aralık 2010 Çarşamba
Yılbaşı Kırmızılıları
Bu rengin vahşi bir gücü olduğunu biliyordum evet... :)))
Bir Bahane Bul Giy
Size de kendime de dayatacağım. Mesela başlarsak; bu benim son bahanem. Aşağıda gördüğünüz. Şöyle ki;
(Evet makine iyi değil o yüzden ayrıntı çektim ve evet biliyorum ojeler süper :) PASTEL NO:75)
Doğallıktan Yıkılıjazz
27 Aralık 2010 Pazartesi
Galata Moda
26 Aralık 2010 Pazar
Chanel 505 Particuliere, 509 Paradoxal ve Khaki Vert'in Benzerleri!
Podyumdan Sokağa
Podyumda gördüğünüz herşeyin giyilebilceğini düşünmeye kalkmayın!
25 Aralık 2010 Cumartesi
Santa Baby!
Dolayısıyla bu şarkı benden tüm DöPiyes izleyicilerine yeni yıl hediyesi olsun...
23 Aralık 2010 Perşembe
Etekli Ceketli Takım Mesela
Size açık konuşiyim mi? Ben hayatımda hiç döpiyes giymedim.
Fransızca'da Dö=2 , Piyes=parça anlamlarına gelmekte (Feyz Hanım daha iyi bilir). Yani döpiyes dediğimiz zımbırtı, iki parçalı kıyafetten ibaret. Ne mesela? Etek-ceket ya da pantolon-ceket gibi takımlar...
Ben hayatımda hiç döpiyes giymedim. Çünkü altıma ve üstüme aynı renk aynı desen şeyler giymeyi hiç sevmem. Baştan aşağı aynı renk ya da aynı desen giyinmek, bana hep, dondurmacıymışım gibi bi his uyandırır. Ama dondurmacı olsaydım verirdim size bi külah vanilyalıdan. Hadi bi top da çikolatalı koyardım üstüne. Yine iyisiniz...
Yukarıdaki döpiyesler DKNY imzalı. O renkli takımları giymezdim, ama pantolonlu olanlar hiç fena değil. Tek sorun altınıza kaçırmışsınız hatta kaçırmak değil, direk salıvermişsiniz gibi duruyo. Hatta ve hatta önce turşu suyu içip, sonra salıvermişsiniz gibi duruyo. O biçim yani.
Kap Gel Bi Dane!
22 Aralık 2010 Çarşamba
Dövme mi?!
Yakışan var yakışmayan var kardeşim. Önüne gelen herkes yaptırmıyor mu sinir oluyorum. Bir arkadaşım duymuş, bir gün dövmecinin (bu isme de çok gülerim) birine bir keko abimiz "gölgede bir kız dövmesi" istiyorum demiş. Pardon?! Gölgede bir kız mı? Abi naptın ya. Bu dövme tanımının üstüne ben ifade biçimlerimi, hayal gücümü zorlarım arkadaş!
18 Aralık 2010 Cumartesi
la chapelle klasiği
Bugün Akaretler'e açılan Paul Kasmin Galllery'e gittik. Özellikle David Lachapelle'in sergisini görmek için çıldırdığımı söylemek zorundayım. Hatta galeride Andy Warhol'un eserlerini görünce şok oldum. Aklım çıktı yerinden =)) İçeride bayaaa bir zaman geçirdik. Ordan çıktık Nero'ya oturduk. En sevdiğim çayımı içtim. Ohh mis. Özendirebildim mi sizi??
Bu soğuktada yine gece gezmesine çıkıyorum. Çok dikkat ederek giydiğim sevgili t-shirtüm ve ben çok iyi anlaşıyoruz. Aramıza girmenize izin vermem.
17 Aralık 2010 Cuma
15 Aralık 2010 Çarşamba
Saç Bakımı
Madem saç olaylarıyla başladık eh öyle devam edelim o halde. Duştan sonra saç yapmaya harcadığım vakti başka şeylere harcasaydım herhalde bugün burada huzurunuzda zırvalamak yerine tepelerde geziniyor falan olurdum. Neyse memnuniyetsizlik hali sergilemek istemiyorum =) Benim saçlarım çok az, üstelik bir de onları boyuyordum. Föndü düzleştiricilerdi derken kabak gibi kalıcaktım az daha. Ama sonra boyayı bıraktım. Biraz zaman geçince de biaform (su dalgası) yaptırdım. Mis gibi oldu. Artık duştan çıkınca kurutmasam bile harika gözüküyor. Sümsük gibi yapışan saçlarımdan da kurtulmuş oldum hem. Gayet hacimli gözüküyorlar. Su dalgasını tavsiye edebilirim ama bazı yan etkilerinin olduğunu unutmadan yaptırın. Biaform, boyalı saça da yapılıyor ama saç gerçekten çok yıpranıyor. Bence boya, saçtan tamamen akıncaya kadar bekleyin öyle yaptırın. Benim saçlarımın ucunda boya vardı. 7 aydır da herhangi bir işlem uygulamamıştım ama ona rağmen yaptırınca uçları hasar gördü. Hatta ilk yaptırdım günün sabahı kalktığımda ağlamıştım çünkü arap saçı diye tabir edilen bir şekil almıştı =) Birkaç yıkamadan sonra düzeldi. Dalgaların genişliği arttı ve insana benzedim. Hatta şu an dalgaların düzleşmemesi için dua eder haldeyim.
Neyse esas olaya gelelim. Saçları kabaran, yıkadıktan sonra bile elektriklenen, bir türlü hacimli ve düz gözükmeyen saç sahipleri için ilginç ürünler çıkmış durumda. GK Hair markası saçları yola getirmek ve fönlüymüş gibi gözükmesini sağlamak amacıyla tedavi yöntemi dedikleri bir ilaç piyasaya çıkarmış. Ben de tesadüfen gördüm ve sonuçlarını inceledim. Bu ürün şu brezilya fönü denen olaydan farklı. Çünkü tedavi edici özelliğe sahip olduğu söyleniyor. Gerçi ben brezilya fönü olayı ne tam olarak anlamadım, ilgilenmedim de ama yine de belirteyim istedim. Biraz zaman ayırır da GK Hair’ın sitesine bakarsanız, he bir de deneyen bir kızın videosunu izlerseniz baya fikir sahibi olursunuz. Üstelik ürünü deneyen kızın videosunu izledikten sonra, Facebook’ta onun başlattığı yarışmaya katılabilir ve ürünü kazanma fırsatını yakalayabilirsiniz. Lafı çok uzattım. Siz bir inceleyin, ölçün, tartın, biçin. Kafanıza yatarsa da buyrun alın, kullanın işte =)
http://www.youtube.com/user/xsparkage?blend=1&ob=4#p/u/2/u4kz46aHxNY
14 Aralık 2010 Salı
♥ HairColors
Böyle bi renk kartelası olsa, mesela apricot'u seçsem.
Kuaför de halden anlar bi kuaför olsa, ucundan al deyince kırt diye küt kesivermese saçı, boyasa hemen apricot'a.
Ama aynısı olsa.
Bence harika olurdu.
Yukardakiler dışında her rengi denedim. 3 gün önce bakır kızılından, radikal bi kararla bi anda küllü kahveye döndüm. O küllü kahve aka aka yeşilimsi (hepimizin bildiği o iğrenç renk) halini alıcak. Hani küf yeşili gibi bi yeşil oluyo ya saçın rengi akınca, sonra kuaför cilayla hokus pokus yapıp saçı eski haline getiriyo ya, işte o yeşilden..
Hepinize küf yeşilsiz küllü kahveler diliyorum.
Sarı gibisi yok ama.
Söyliyim baştan.